Domain Name System’in kısaltılmış hali olan DNS, Alan İsimlendirme Sistemi olan bir Türkçe karşılığa sahiptir. Standart bir host adı 256 karaktere kadar uzayabilmektedir. Böylesine uzun bir kullanımdan kurtulmak için, isimleri IP’ye çeviren DNS sistemi getirilmiştir. Host, tümüyle tanımlı ada verilen isimdir. Hem sizin bilgisayarınızı hem de bilgisayarınızın bağlandığı internet sağlayıcısını, belirtir. Bir örnek vermek gerekirse, exper.istanbul.com.tr örnek adında, İstanbul.com.tr domain olarak adlandırılırken, exper, bu ada bağlı tek bir makineyi simgeler. DNS’de adı geçen makinaya ait Ip adresi çözümlenmiştir. Bu sayede internetteki yüzlerce host isimleri birbirleri ile muhatap kurabilme imkanı sağlarlar.
DNS’nin amacı için en genel haliyle makine ve alan isimleri arasında çift taraflı bir bağlantı sağlar diyebiliriz. Gündelik hayatta IP adreslerinin hatırlanıp kullanılması hem pratik değildir. Bu amaçla domain isimleri türemiştir. DNS, ana bilgisayar üzerinden gelen alan adı ya da bu alan adına bağlı IP adreslerini çözümleyip, bu alan adı veya IP adreslerine yönelik sorgulamalara yanıt verir. DNS’nin bu amacı ağırlıklı olarak BIND adı verilen bir yazılım tarafından sağlanır. Daha genel bir tabiri ile DNS sayesinde girmek istediğiniz bir sitenin hangi bilgisayarda olduğunu, bu bilgisayarın hangi ip adresine bağlı olduğunubelirleyip, ilgili siteye erişim imkanı kurabilirsiniz.
DNS’nin tarihçesinden az söz etmek gerekirse. 1984’lü yıllar DNS henüz keşfedilmemişti. Bu yüzden bu yıla kadar bir siteye erişim isim-IP çözümlemesi ile sağlanıyordu. Buna da HOSTS adı veriliyordu. İnternette bulunan bilgisayar isimleri HOSTS dosyasına elle tek tek kaydediliyordu. Bu da büyük bir işlem angaryasıydı. Ayrıca bağlantı için internette hizmet veren-alan her bilgisayarda bu dosyanın bir kopyası bulunmalıydı. Bir bilgisayar, ötekine internet yoluyla ulaşmak istediği zaman HOSTS dosyasını inceliyor ve dosyada ilgili bilgisayarın kaydı mevcutsa bağlantı gerçekleştirebiliniyordu. Sistemin sorunsuz çalışabilmesi için HOSTS dosyasının sürekli güncel kalması şarttı. Bu yüzden dosyasının aslını bünyesinde taşıyan Stanford Üniversitesi sürekli bağlanıp, kopyalama yapıp, güncelleme gerçekleştiriyordu. Ancak, katlanarak artan bilgisayar sayısı ile beraber bu sistem bir süre sonra iş yapamaz hale geldi ve yeni bir sisteme ihtiyaç duyuldu. Bu amaçla bugün kullanılan DNS sistemi üretildi.